2 Ekim 2012 Salı

Giris..


Yillardir gunluk yazmak istemisimdir ama her seferinde usenip ya da kendi kendime kanit birakmamak icin vazgectigim bir hobidir bu. Sonra blogger olmak, hep hayran kalmisimdir gordugum tanidigim kisilerin ozenerek yazmalarina, resimlerine, kendi hayatlarinda kendi baslarina yapabilecekleri, kendilerine hediye edebilecekleri en basit en guzel sey belki de. Sonra Parise geldim, ani kararlar, spontane degisiklikler.. Ne olursa olsun oss`ye calisan ve sonuc en kotusu bile olsa Istanbulda ailesiyle, her seyden cok sevdigi ailesiyle, arkadaslariyla, arkadastan daha yakin arkadaslariyla, sicak yuvasinda, mutlu mesut okuyacak olan ben, kendimi Paris`te buldum. Hayatim beklemedigim bir yonde degisti, gelisti. Iyi mi oldu kotu mu zamanla gorecegiz, hatta hep birlikte gorecegiz. Buraya 1 hafta kadar once abimle geldigimde hayatimi her zaman etkileyen fikirlerinden biriyle daha karsimda durdu ve « Madem boyle zor bir deneyim yasiyorsun suan yazmaya baslamaktan daha iyi ne olabilir » dedi, bir an dusundum ama cok ustunde durmadim her zamanki gibi hakliydi.. Hayatim degisiyor, bildigim tek sey hazir olmadigim, hazirlanmaya, alismaya, bildigim, tanidigim arkadaslarimdan baska kisilerle iletisim kurmaya calisiyorum. Ustelik onlari anlamiyorum bile, siz dusunun.. Bir evi gecindirmek, belli bir miktar parayla 1 ayini tek basina gecirmek, yemek yapmak, bulasik yikamak, camasir yikamak, okula gitmek, odev yapmak, sunum yapmak, sinav olmaktan en onemlisi insanlari anlayabilmek ve tanisabilmek icin cesitli aktivite ve arastirmalarimdan vakit bulabilirsem gercekten basladigim bu ise, bu bloga devam etmek istiyorum.
Hepiniz yeni ve bazen de eski hayatima hosgeldiniz
From Paris With Love